Imposter Fenomeni

Imposter Fenomeni

Yoğun çaba sonucu elde ettiğiniz başarıdan sonra kendinizden şüphe duyduğunuz bir an oldu mu? Bu başarının çalışmanızın karşılığı değil de “şansınızın yaver gitmesiyle” ilgili olduğunu düşündünüz mü? Peki ya aslında başarılı değil de şansı yaver giden bir “sahtekâr” olduğunuz hissine kapıldınız mı? 

İmposter sendromu; kanıtlara ve diğer kişilerin aksini belirtmesine rağmen kişilerin kendi başarılarını içselleştirememesi, başarılarından ve becerilerinden sürekli şüphe duyması ve kariyerlerinin bir noktasında “sahtekâr” olarak ifşa edilmekten korkması şeklinde tanımlanan psikolojik bir durumdur. 

İlk defa 1978’de ABD’li psikologlar Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes tarafından tanımlanan bu fenomen, başlangıçta belirli alanlarda çok başarılı olan kadınlar arasında ortaya kondu. Ancak daha sonra yapılan araştırmalarda yetersizlik duygusunun erkekler ve kadınlar arasında, birçok profesyonel ortamda ve farklı etnik gruplarda da görüldüğü belirlendi.

Örneğin, görelilik teorisi ve kuantum mekaniğine katkılarıyla tüm zamanların en büyük fizikçilerinden biri olarak görülen Albert Einstein’ın ölümünden kısa bir süre önce arkadaşına "Çalışmalarıma gösterilen abartılı saygı beni çok rahatsız ediyor. Kendimi, istemeden sahtekârlık yapan biri gibi hissediyorum." dediği biliniyor ve bu sözlerin imposter sendromuna işaret ediyor olabileceği düşünülüyor.

Albert Einstein’a ek olarak, bu sendromu yaşayan kişiler arasında iki kez Oscar Ödülü alan ve yetmişten fazla filmde rol alan oyuncu Tom Hanks ile yirmi üç kez Grand Slam şampiyonluğu elde eden tenisçi Serena Williams gibi farklı alanlarda başarılar kazanmış ünlüler de bulunuyor.

Bu sendromu deneyimlemeye olan yatkınlığı artıran faktörler arasında çocukluk dönemindeki ebeveyn tutumları, özellikle başarı konusunda baskıcı davranarak aşırı takdir eden veya etmeyen ebeveynler ve aşırı takdir sonucu gelişen mükemmeliyetçilik algısı sayılabilir.

Ayrıca, ebeveynlerin cinsiyetçi yaklaşımlarından ötürü kadınların bu sendroma yakalanma riskinin daha fazla olduğu biliniyor. Düşük özgüven ile yetişmiş kadınlar, kendi elde ettiği kariyer ve başarıların kendilerinden kaynaklandığına bir türlü inanamıyorlar.

Sonuç olarak, hayatları boyunca her zaman başarılı olan kişilerin yakalanma olasılığının daha fazla olduğu bu sendromun, mükemmeliyetçi, titiz, kaygılı ve her zaman daha iyisi için mücadele eden insanlarda daha sık karşılaşılabilen bir durum olduğu biliniyor.

 

Hazırlayan:

Psk. Melis Sağlam

 

Kaynakça:

Clance P. R., Imes S. A., “The imposter phenomenon in high achieving women: Dynamics and therapeutic intervention”, Psychotherapy Theory, Research and Practice, Cilt 15, Sayı 3, s. 241, 1978.

Langford J., Clance P. R., “The imposter phenomenon: recent research findings regarding dynamics, personality and family patterns and their implications for treatment”, Psychotherapy: Theory, Research, Practice, Training, Cilt 30, s.495-501, 1993.