Mükemmel ve kusursuz görünme algısının dayatıldığı günümüzde; kırışıksız bir cilt, kusursuz vücut ölçüleri, rengi solmamış yeni giysiler, son model telefonlar, muhteşem evler, sırf indirimde olduğu için alınan yeni eşyalar ve daha birçoğunun ortak teması “Daha yenisi her zaman daha iyidir.” görüşü olabilir.
“Her şey kusursuz olmalı!” arayışının karşısında parlayan bir anlayış, ‘Kintsugi.’
Bilinen kuvvetli yapıştırıcılardan birinin Japon yapıştırıcısı olması bir tesadüf değildir. Bu onarımla yetinmeyerek, sanat ve felsefenin de içinde bulunduğu Kintsugi anlayış biçimini sunmuşlar insanlığa.
Kintsugi (金 継 ぎ); altın manasına gelen “kin” ve birleştirmek, onarmak anlamına gelen “tsugi” kelimelerinden oluşmaktadır. Dolayısıyla sözcük anlamını ‘altın kullanılarak onarma’ şeklinde düşünebiliriz.
Kintsugi, genellikle objelerin kırıldıkları yerlerinden, altın tozu ve reçine karışımı ile tamir edilmesi işlemidir.
Bu felsefeye, insan ilişkileri ve yaşantılarından da birçok örnek verebiliriz:
Çocukken birçoğumuz annemizin kıymetli bir porselenini kırmış ve ‘takımı bozmuşuzdur’, çocukluğumuzdan kalma bir yara izimiz vardır ya da bizi üzen bazı olaylarda ‘kalbimiz kırılmıştır’…
Bu gibi durumlarda tıpkı Kintsugi sanatında kırıkları onarırken kullanılan reçine gibi bizim de; umudumuz, kararlılığımız, değerlerimiz ve inançlarımız gibi reçinelerimiz vardır. Kendimizin Kintsugi’sini inşa ederek; kırıklarımızla, kırgınlıklarımızla, yaralarımızla, yaşanmışlıklarımızla barışmalı ve onlarla güçlenmeliyiz.
Ernest Hemingway’ın da belirttiği gibi: “Dünya herkesi kırar; ve sonra bazıları, işte o kırık yerlerinden güçlenir.”
Hazırlayan:
Psk. Burcu Aydın
Kaynakça:
https://www.martidergisi.com/parcalanan-kalpler-ve-kintsugi/
https://www.ruhundoysun.com/yazilar/catlaklardaki-hikaye-kintsugi/
