Etrafımızdaki Kişilerin Kaçı Pinokyo ?

Etrafımızdaki Kişilerin Kaçı Pinokyo ?

Kukladan yapılan Pinokyo’nun hikayesini çoğumuz duymuşuzdur. Pinokyo, Kur’an ve İncil’den sonra dünya üzerinde en çok okunan kitaptır. Bunun sebebi, görünürde bir çocuk masalına bürünmüş olan bu kitabın gerçekte dünya edebiyatının en büyük ve en cesur niteliklere sahip gizemli bir metni olmasıdır. Pinokyo gibi bazı kahramanların, öykünün taşıdığı derin anlamlar dolayısıyla nesiller boyunca varlığını sürdürmeye devam ettiğini söyleyebiliriz. Klasik bir “Kahramanın Yolculuğu” öğelerini barındıran Pinokyo’nun yaşamı, ne gibi bir mesaj veriyor olabilir? O, sadece yalan söyleyince burnu uzayan bir kukla çocuk mudur? Yoksa, çoğumuzun gerçekleri söyleyemeden, kendimizi ifade edemeden yaşadığı tiyatronun bir parçası mıdır?

Hikayenin yumuşak anlatımının, alaycı ve öğretici tarafının ardında; insanın içgüdülerinin esiri olan bir kukla durumundan, irade sahibi gerçek bir insana dönüşmesinin karanlık ve acımasız gerçeği saklıdır. Dolayısıyla, Pinokyo’nun sertliğinin, yalancı doğasının ve bunlara eşlik eden sorumsuzluğunun insan türünün psikolojik yara izleri olduğunu düşünebiliriz. Aslında, Pinokyo’nun hikayesinin, sahteliğin dinamiklerine çok alışkın oluşumuzdan dolayı kendimizden hala gizlediğimiz zayıflıklarımızı ve iki yüzlülüğümüzü açığa vurduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, Pinokyo ile özdeşleşmek istemiyoruz çünkü gerçeği kabullenmek zor geliyor. Buradan hareketle, Pinokyo’nun aslında varoluşumuzun doğasını anlatan sıra dışı bir öykü olduğunu da söyleyebiliriz.

Hikayede Pinokyo, babasını yani yaratıcısını kurtarmak için balinanın içine girer. Ölümle burun buruna geldikten sonra tahta bir kukladan gerçek bir çocuğa dönüşür. Bu dönüşüm onun aydınlanmasını temsil eder. Şunu söyleyebiliriz ki balinanın karnına girdiği kısım Pinokyo’nun yaşadığı dünyadan kopması ve mevcut kukla kişiliğinin ölümünü temsil ediyor. Yani aile, toplum ve diğer tüm kuralların yönettiği Pinokyo ölümü ile yüzleşir ve ‘ölmeden ölerek’ aslında yeniden doğar. Dolayısıyla öykünün, insanın aydınlanması için gerekli olan unsurların hepsini barındırdığını görüyoruz: Maceraya doğru atılma, krizle karşılaşma ve her şeye rağmen kazanılan bir zafer… Zaferden sonra eskinin ölümü ve yeniden doğuş.

Carlo Lorenzini, ya da bilinen yazar takma adıyla Collodi’ye göre insanlık, gözle görülmeyen milyonlarca ip tarafından hareket ettirilen kuklalardan ibarettir. Yazdığı bu öyküde ise onun iplerini kontrol eden dış ve geçmiş kaynaklı duygu ve düşüncelerden özgürleşen Pinokyo, artık özgür iradesine kavuşur.

Şimdi kendimize soralım: “Etrafımızdaki kişilerin kaçı Pinokyo? Kaçımızın hayatı görülmeyen ipler tarafından kontrol ediliyor?”

Hazırlayan:

Psk. Melis Sağlam

Kaynakça:

  • Prof. Stefano D’Anna

http://profstefanodanna.com/tr/2010/05/03/pinokyo/

  • Martı Dergisi- Deniz Öztaş

https://www.martidergisi.com/pinokyonun-aydinlanmasi/