Kirpi İkilemi

Kirpi İkilemi

Soğuk bir havada karlar üzerindeki iki kirpi donmamak için birbirlerine sokulurlar. Isınmaya başladıkları an dikenlerin canlarını ne kadar yaktığını fark ederler.

Birbirlerinden uzaklaşırlar ve canlarının acısı sona erer ama çok kısa bir süre sonra yine üşümeye başlar ve birbirlerine sokulurlar. Isınınca canlarının acısını fark edip tekrar uzaklaşırlar birbirlerinden.

Bu böyle sürüp gider ta ki üşümelerinin ve canlarının yanmasının en az ve katlanılır olduğu mesafeyi bulana kadar.

Schopenhauer, bu deneme yazısı ile sınırlar konusunu “Kirpiler Metaforu”nu kullanarak açıklamıştır.

İnsan ilişkilerinde de iyi gelişmiş sınırlara sahip olmak, daha sağlıklı ilişkiler kurmanın en önemli bileşenlerinden biridir.

Ötekine, donmayacak kadar yakın mesafede; ötekini kanatmayacak kadar da uzakta durmalıyız. Eğer bunu başaramazsak, yeterli ve gerekli sınırı çizemezsek ya da koruyamazsak varlığımızı devam ettirmek çok daha zor olur.

Zaman geçtikçe sınırlarımız, farkındalıklarımız değişebilir. Ancak var olma güdüsü ile diğerlerine bağlanılır. Karşıt görüşlerimiz olsa da nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada buluşabilir ve saygı duymayı öğrenebiliriz.

Arthur Schopenhauer’ a ait olan “Kirpi İkilemi” metaforu bana, kültürümüzde var olan: “Fazla yakınlık tez ayrılık getirir.” atasözünü hatırlatıyor.

Bu bilgiler ışığında; kişilerin birbiriyle mesafesiz, sınır bilmeyerek kurduğu ilişkilerin sonunda hüsrana uğradıkları gerçeği birçok kültürün kabul ettiği bir olgudur demek yanlış olmayacaktır.

Sınırlar önemlidir ve düzenleyicidir. Sınırlarımızı doğru şekilde oluşturmalı ve korumalıyız.

 

Hazırlayan: Psk. Burcu Aydın

Kaynakça:

https://gonullupsikolog.org/blog/sinirlarimizin-farkinda-miyiz