Bir aydınlatma kaynağına ve renklerine maruz kalmak, bir insanın kendine özgü duygusal hallerini veya davranışını uyararak insanı heyecanlandırabilir, hareket seviyesini arttırabilir, iyi veya kötü etkileyebilir, iyileştirebilir ve hatta sağlıklı da kılabilir. Yani, aydınlatmaların düzeni, rengi ve biçimi gibi faktörler algılayıcının ruh halini çok çeşitli şekillerde etkileyebilir.
Örneğin, tapınak veya kilise gibi kutsal bir ortamda huzur ve dinlenme hissi yaratabilir veya sahnede tiyatro performansı sırasında seyircinin uzay-zaman bağlamında verilmek istenen atmosferin içine girmesini sağlayabilir.
Işığın insan psikolojisindeki etkisini gösteren bir başka örnek ise spor salonlarıdır. Spor salonlarının soyunma odalarında üstten verilen ışığın, spor sonrası şişmiş kasların üstüne düşürülerek yarattığı gölge oyunları insanı motive edip, iyi hissetmesini sağlayabilir.
Işık bazen ise insanların yararına olmayan ve kötü etkileri olan alanlarda da etkin bir şekilde kullanılmıştır ve kullanılabilir çünkü ışığın gerekli koşullar sağlandığında insan psikolojisi üstündeki halüsinatif etkisinden bahsetmek de mümkündür.
Örneğin Ganzfeld etkisi, Kore ve Vietnam savaşlarında, ayrıca da İrlanda ordusu tarafından, kurbanlara işkence yapmak amaçlı kullanılmıştır. Bu etki, bir kaynaktan tek düze ve uzun süre boyunca kişinin bir ışığa maruz bırakılması ve maruz kalan kişide bir süre sonra algı ve gerçeklik sorunlarına yol açması şeklinde tanımlanabilir.
Yıllar önce, bu etkinin bulunduğu Ganzfeld deneyi için ise öncelikle, pinpon topu ikiye ayrılmış ve bu deney için özellikle seçilmiş müziklerden birisi açılmıştır. Kesilen pinpon topunun her biri, bir göze denk gelecek şekilde kişinin gözlerine bantlanmıştır. Ardından, gözlere kırmızı ışık gelecek şekilde bir kırmızı ışık kaynağının önüne geçilerek ışık açılmış ve bir süre bu şekilde bekledikten sonra, zihinsel anlamda yaşanılan odaklanma ve dalgalanma ile birlikte beyin çeşitli halüsinasyonlar üretmeye başlamıştır.
Bu durumun bilimsel açıklaması ise şöyle: Ganzfeld etkisi nedeniyle, beyne giden sinyallerin çoğu bloklanıyor. Beyin sürekli aynı sinyal gelince bir müddet sonra müzikten ve pinpon toplarının dışından gelen ışığı görmezden geliyor. Bu sinyalleri ortadan kaldırınca da, kendi sinyal üretmek durumunda kalıyor. Kısacası bilimde algısal yoksunluk denilen durum oluşuyor.
Savaşlarda ise bunu kullanarak öncelikle, düşman askerinin her tarafını straforla kaplayan ordu militanları, ses, görüntü, ışık gibi her türlü duyudan askerlerin arınmalarını sağlıyor. Askerler herhangi 5 duyusundan birinden uyaran alamadığı zaman ise beyinleri halüsinasyon üretmeye başlıyor. Tüm bunlar, ışığın varlık üstündeki önemini ve etkisini göstermekle birlikte aydınlatmanın ve ışığın günlük hayatta çok bilinmeyen psikolojik deneyim ve hissiyatını gözler önüne seriyor.
Hazırlayan:
Psk. Melis Sağlam
Kaynakça:
https://www.lampeti.com/tr/haberler/isik-algi-ve-psikoloji
https://www.healthline.com/health/ganzfeld-effect#side-effects-and-precautions
https://www.psychreg.org/ganzfeld-effect/